ESKİMİŞ UMUDUN KOKUSU
haydi toplayın kırıkları gidelim
prangaların vurulmadığı daha
güneşin sanki ilk doğduğu
eylüllerin yorulmadığı diyarlara
belki değişmemiştir kimyası güllerin henüz dağların ardında
kim bilir belki de koyacak alın yoktur secdeye şükürden başka
çaputlar ıslanmışsa geç de kalmışsak
biz yine de varalım
zaten öylesine duruyor balçıkta ayaklarımız
pek mekanik bir yaklaşım bu yeni dünya
ne mektup kaldı öpülesi ne de mühür
hâl böyleyken tıkanıyor elbet mazgallarımız
ve bir ölünün ağırlığından hallice omuzlarımız
gittikçe yenik düşüyoruz yer çekimine
kazdıkça kazıyoruz
gömüldükçe gömülüyor raylarımız
paslarsa madenlerden çok daha derinde
ciğerlerimizde
biz iyisi mi haydi kalkın gidelim
olur mu hiç oturup sevgiden yazmak
ortancanın kanı ellerimizde
şimdi oturup sevgiden yazsak
küçücüğün dişleri dökülecek bulvarın birinde
dünyayı yutmasını beklerken güneşin
yaşayamamaktan olacak belki de sonumuz
bırakalım da simyayı haydi kalkın gidelim
zaten nedir ki bu kibirli açgözlü şeyin ederi
sanmayın ki bir tuzlu gözyaşından daha kıymetli
hem nedensiz de olsa küçük bir damlası
kendisinden daha kolay parçalayamaz mı elması
güzeli böyle serpiştirmişse de içimize Adem
kendi hücrelerinden
o da yüzyıllar evvel vehme kapılmıştır belki
uzak neslinden
yaşamayı taşıyorsak da bir arı gibi ayaklarımızda
elimiz gider bazen o hep ıslak tetiklere
ve sorarız kendimize
sahiden yaşamaya değer mi hayat
cennetle barışık bir ötenazi var mıdır
sosyoloji bir bilim midir
yoksa ölümcül bir terim mi
yükseldikçe yükseliyor binalar haydi kalkın gidelim
suçlar belki şehrin karanlık dehlizlerindendir
geceleyin öpüşmek de hoştur bilirim
biz yine de sadakat kirlenmeden gidelim
kalabalığın bilediği yalnızlığımız
unuttururken lisanımızı
haydi kalkın gidelim
KAYRA İNCİRKUŞ
Yorumlar
Yorum Gönder